Ayaklarına ve ayakkabısına özen gösterenler bu tarafa ...
Dile kolay gün boyu taşıdığımız yük, ya ayaklarımızı dili olsa konuşsa ne derdi bize ???
Ne ilginç demi, hem bizi taşıyor, hem dengemizi sağlıyor, hem dişiliğimizin gizli dışa vurumu, hem kadınsı görüntümüzü tek dokunuşla başka şeye gerek kalmadan ön plana çıkarıyor.
Sabah ne giyeceğimizi çoğunlukla bir gün önceden tasarlamış oluruz. Öyle ki kıyafetimize uygun ayakkabımız yoksa planlarda değişiklikler bile son anda yapılabilir. Hele ki özel bir günse tüm ayrıntılar çok daha büyük önem taşır. Hangimiz o çok beğendiğimiz ayakkabı için kıyafet bulmadık ki ? Ayakkabıyı beğeniyor ve alıyoruz demi... Peki o beğendiğimiz ayakkabı hakkında ayaklarımız ne düşünüyor. Aylardır beklediğimiz o özel günde beğendiğimiz ayakkabıyı giymek elbette hepimizin hakkı, hadi bir kaç saatlik bir aktivite için çok önemsemeyelim ama günlük ayakkabılarımız için ayaklarımızın fikrini almak yerinde olmaz mı?
Bakın hanımlar, bir kaç saat için bile olsa ayaklarımıza işkence etmeye hakkımız yok. Neden mi? çünkü ayaklarımız bedenimizin maketi gibidir. Organlarımıza bağlı kılcal damarlar ve lifler ayaklarımızda son bulur. Kalbe bağlı organların sinir uçlarının ayaklarımızda ki boğumlarda toplandığını biliyor muydunuz? Hadi ayaklarınız önemli değil, bir kadın için kalbi nasıl önemli olmaz, aşk olsun hanımlar...

Vücudumuz da ki kemiklerin 1/4 ünün ayaklarımızda olduğunu biliyor musunuz peki? Hiç kemik yokmuş gibi demi... Çok az insan ayak sorunu ile doğuyormuş. Demek ki biz sonradan hasta ediyoruz ayaklarımızı, peki bunu nasıl başarıyoruz? Şöyle, ayak bakımının ihmal edilmesi ve kötü ayakkabı seçimi ayaklarımızı hasta etmemizin başlıca nedeniymiş. Ayrıca kadınların erkeklerden daha fazla ayak sorunları oluyormuş. Garibim kadın her daim çilekeş zaten, tüm yük kadının omuzlarında triplerine girmeyin sakın, çünkü bunun nedeni de erkeklerin, alçak topuklu ve rahat ayakkabı seçimi ve moda gibi takıntılarının olmaması. Hem de erkeklerden 4 kat daha fazla ayak sorunu yaşıyormuşuz. Canım biz zaten biliyoruz moda rahat bir şey değildir ve biz iyi görünmek isteriz. Teknoloji bu kadar ilerlerken, ayağın doğru açıda ve doğru şekilde basmasına imkan verecek hem de şık tasarlanmış ayakkabılar yok mudur? Var!
İşte size bir kaç seçenek ...
Unutmadan söyleyelim ki, bu modellerde, renk seçeneğiniz de hayli geniş. Hakiki deri bu ürünleri, her cins deri ile denemek mümkün, yani biz isteyeceğiz ve yapılacak.
Doğru ayakkabıyı da bulduk, ya şimdi ? Şimdi sıra ayak bakımında, nasırlı ve kokan ayakları hiçbir kadın istemez.
Nasır, derinin savunma mekanizmasıdır. Yoğun baskı ve sürtünmeye maruz kalan deri kalınlaşarak kendini korumaya alır. Çoğunlukla kemiğe yakın bölgede oluştuğundan ciddi acı duymamıza sebep olur. Peki nasırı kendi başımıza nasıl tedavi edebiliriz ? Öncelikle nasırı oluşturan ayakkabıyı giymeyi bırakmamız gerekir. Ayağımıza uygun ayakkabı seçmeliyiz. Öyle ki bazılarımızın bir ayağı diğer ayağından bir numara büyük, bize özel üretilmiş ayakkabı tercih ettiğimizde, iki ayağımızında rahat etmesini sağlarız. Sertleşmiş deriyi yumuşatmamız ve törpülememiz gerekir. Yumuşatma işlemi için, beyaz sirke, karbonat, limon kullabiliriz, hem doğal hem etkili, sonrasında ponza taşı ya da ayak törpüsü ile sertleşmiş deriyi törpülememiz gerekiyor. En son terebentin yağı ile ayaklarımızı nemlendirebiliriz. Terebentin yağı hem antiseptik özelliği sayesinde hem de hızlı emilmesi dolayısı ile daha çabuk bir sonuç verecektir. Tabi zeytinyağının her derde deva olduğunu unutmayalım ve terebentin yağı alıp yapacağız diye beklemek yerine evde olanlarla bir an önce başlamak daha akıllıca değil mi sizce de?
Ya kokan ayaklar ... 250 bin adet ter bezinin bulunduğu ayaklarımız doğal olarak en çok terleyen uzvumuz. Kokansa ter değil, ter ile ortaya çıkan bakteriler. Unutmayalım bakteriler karanlık ve nemli yerleri severler. Deri ayakkabılar ayakların nefes almasını ve nemin dışarı çıkmasını sağlar, fakat suni malzemelerden üretilmiş ayakkabılar kokuyu emdikleri için kokuyu önlememize izin vermezler. Ayakkabının neminin kuruması içinse en fazla gün aşırı giymek gerekir. Ayakkabıyı giymeden önce antibakteriyel spreylerde bakteri oluşumunu engeller. Ayaklarımıza bir şekilde mantar bulaştıysa bunu da acilen tedavi etmemiz gerekir ki, mantarın sebep olduğu koku en ağır kokulardan biridir. Ergenler ve hamileler gibi hormonal değişim yaşayan kadınlarda terleme daha fazla olacağı için, daha önce hiç olmayan bir ayak kokusu baş gösterebilir. Bu durum geçicidir fakat bu dönemde çoraplarımız ve ayakkabılarımızın temizliği ve bakımı daha fazla önem kazanır. Stresin neden olduğu aşırı terleme durumları da ayak kokusunun oluşmasına neden olacak sebepler arasında.
Peki çözümü yok mu? elbette var. Özellikle parmak araları olmak üzere ayakların temizliği önemli. Ayaklarımız için ayrıca antibakteriyel sabunlar kullanabiliriz. Çoraplarımızı her gün değiştirmemiz, hatta ayaklarımız çok terliyorsa gün içerisinde de çorap değiştirmemiz hem koku hem soğuk algınlığı için faydalı olacaktır. Çorap tercihimizi her zaman pamuklu çoraptan yana kullanmayı da bir yere not alsak fena olmaz hani. Her gün aynı ayakkabıyı giymemeyi çoktan öğrendik zaten. Ve ayakkabımızı hakiki deri, olmuyorsa hava alan malzemeden üretilmiş olanından seçeceğiz hanımlar. Dedik ya beyaz sirke her derde deva, ayrıca kokusuz olması özellikle tercih edilesi. Ben boş bir spreyli kozmetik şişemin içine 1/3 beyaz sirke 2/3 su karıştırarak uyumadan önce ayaklarıma mutlaka bu sirkeli karışımla minik bir duş aldırıyorum. Eğer ayak kremim bitmişse vazelin ya da zeytinyağı ile hafifçe nemlendiriyorum. İşimiz başımızdan aşkın zaten her akşam bir seramoni düzenliyemiyorum maalesef. Bu pratik çözüm işime yarıyor. Ayrıca şunu farkettim beyaz sirke tırnaklarımın da beyaz kalmasına neden oluyor.
Ben önemliyim, beni taşıyan ayaklarımda öyle. O halde biraz bakım, ayda bir arındırıcı bir banyo ve masajla ayaklarımı şımartmak çok olmasa gerek. Güzel bir ayakkabının içinde güzel görünen ayaklarım çıplakken de güzel görünmeli. Atalarımız boşuna dememiş, dost başa düşman ayağa bakar diye. Düşmanlarımı çatlatmayı seviyorum canım, ne yapayım yani.
Ayaklarınızla dost, barışık, sağlıklı ve mutlu günler sizlerin olsun hanımlar, tabi benimde ;)